28 Aralık 2018 Cuma

Şehirdışında Okumanın Birtakım Zorlukları

Şehirdışında okumanın psikolojisinden bahsetmek istiyorum bugün size. Zor bir şey. Yani sevdiklerini, aileni geride bırakıp okumaya hiç tanımadığın bir şehre gelmek, kendi başına işlerini halletmek, tutumlu olmayı öğrenmek, insan ilişkilerinde denge kurabilmek, ilişki yürütebilmek... Hepsini birlikte yapabilmek gerçekten zor. Bu demek değil ki mutlu değilim. Aksine, ayaklarımın üstünde durmayı öğreniyorum. Genç kızlığımın verdiği heyecanlarla birlikte olgun kadın imajımı dengede tutmaya çalışıyorum. Yoruluyor muyum? Elbette. Fakat asla şikayet etmem. Bunlar benim geleceğime yatırım çünkü. Kitap yazdığımda bundan bahsetmek, biriyle sohbet ettiğimde “evet zorluklar yaşadım, fakat tekrar ayağa kalkabildim” demek istiyorum. Hayattaki amaçlarım çok net, ne istediğimi biliyorum. Kendimi iyi yerlerde görmek istiyorum ve bunun için çabalıyorum. Çalkantılı zamanlar da geçirsem üstesinden bir şekilde geleceğimi biliyorum. 

21 Eylül 2018 Cuma

Mutluluğu Yakalamak Aslında Çok Basit:)

Neden mutlu olduğumuz şeyleri yapmayalım? Birkaç küçük aksesuar satın almak, hayvanları beslemek, vapura binmek, loş ışıkta müzik eşliğinde kitap okumak varken neden kötülük yapalım? Hayat kötülüklerden ibaret değil ki. Bunu tercih edip hayatına öyle devam eden insan sayısı hayliyle çok, ama biz neden onlar gibi olalım güzel şeyler yapmak varken? 
Geleceğimizi güzel inşa edip huzura kavuştuğumuzda aslında o kötü şeylere hiç ihtiyacımız olmadığını anlarız. Yavru kedilere süt verince anlarız merhametli olduğumuzu, sakin bir müzik eşliğinde kitabımızı okurken yakalarız o tarifsiz huzuru. Vapurda martılara simit atarken yaşarız o mutluluğu. Püf noktası çok basit; istemek ve yakalamak. Aslında düşünüldüğü kadar zor değil.

11 Eylül 2018 Salı

Tekrar Değil Yeniden

Aynı kitabı tekrar okursan sonunun nasıl olacağını düşünmez ve heyecanlanmazsın. Veyahut bir filmi tekrar izlediğinde meraklanmazsın. Çünkü biliyorsun. Bu durum denenmiş bir ilişkiyi tekrar tekrar denemekle aynı doğrultudadır. İnsanlar ne kadar “değiştim” deselerde çoğu özellikleri aynı kalır. Demek istediğim şu ki; her şeyi biliyorsun, neler olacağını da. Peki aynı şey üzerinde neden bu kadar diretiyorsun? Yeni şeyler keşfet, yeni insanlar tanı, yeni kitaplar oku, yeni filmler izle. Bir şeyleri tekrarlamaktansa yenilemek kendini daha iyi, daha pozitif ve daha mutlu hissettirecektir. Tekrarlarken sarfettiğin enerjiyi yenilemek için kullandığında anlayacaksın demek istediğimi. Güven bana:)

28 Ağustos 2018 Salı

Uzun Süredir Yaşadıklarım

Öncelikle şu an yazacağım şeylerle içinizi karartmak istemediğimi bilin. Sadece yazarak hem rahatlamak, hem de sizinle paylaşmak istedim, tek sebebi bu.
Son 1 senedir çok gergin bir yaşam sürüyorum. Nereye gitsem, ne yapsam, ne yesem, ne duysam, ne yaşasam huzursuzum, gerginim, mutsuzum. Güzel şeyler olsa dahi eskisi gibi heyecanlanıp sevinemiyorum. 2 hafta önce arkadaşım “bu böyle olmayacak, doktora gidiyoruz” demese hala bu gerginlik denizinin içinde yüzmeye çabalıyor olacaktım. Neyse ki onu dinledim ve dün gittik -bayram dolayısıyla randevu yoktu- her şey güzel gitti. Dinledi, anlattığım şeylerin sebeplerini bana da sordu, sanırım en çok hoşuma giden bu oldu. Anksiyete bozukluğum varmış. İlaç verdi, 20 miligramlık bir ilaç. Yan etkilerinden de bahsetti. Çok enerjik olacakmışım ve kilo kaybım olacakmış. Bugün ilaca başlayalı 2 gün oldu, zaten doktor etkisini yavaş yavaş gösterecek dedi. Böyle işte. Doktora gitmemiş olsaydım hala internetten hastalık belirtileri araştırıyor olacaktım. Sizin bu anlattıklarımdan çıkarmanız gereken ana fikir şu olmalı; söz konusu bahis sizin sağlığınız ise sakın ertelemeyin, ruhsal olarak kendinizi rahatlatacak şeylerle hep uğraşın, kendinizi boş konular için üzmeyin. Her hastalığın başı stres biliyorsunuz.

24 Ağustos 2018 Cuma

Mutlu Olacağın Şeylerin Peşinden Koş!

Bu hayattaki en önemli şey iç huzur. Bir insan huzurlu olamazsa mutlu da olamaz. Huzur ve mutluluk doğru orantılıdır. Her ne olursa olsun, insan huzurlu olduğu yerde olmalıdır, huzurlu olduğu işi yapmalıdır. Kendini gerecek, üzecek, strese sokacak şeylerden kaçınmalıdır. Daima kendini motive edecek bir şey bulmalıdır. Sevdiği şeyleri bulmalı ve onlarla uğraşmalıdır. Hedefini belirlemelidir. Hedefi için çalışmalıdır, çabalamalıdır. Bazen risk almalıdır. Bazen düşse de kalkmayı bilmelidir. “Vazgeçmek” lügatında olmamalıdır. Hiçbir şey için pişman olmamalıdır. Yaşadığı her şeyin pozitif yanını görmelidir.

17 Nisan 2018 Salı

Pişman Olmak Lügatınızda Olmasın

Kaderimizi biz belirleriz. Kime aşık olacağımızı, hangi mesleği seçeceğimizi, kiminle arkadaş olacağımızı, nerede yaşayacağımızı... Bu böyle sürüp gider aslında. Başımıza gelen talihsiz, sürpriz veya güzel olaylar da seçtiğimiz durumlardan şekillenir. Her şey bizim elimizdedir aslında. Bazen eğriyi doğruyu düşünmeden hareket ederiz ve sonuçlarına katlanırız, bazen de istemli şekilde seçtiğimiz durumların bedelini öderiz, ya da güzelliklerini tadarız. 
Eğer bir olayda seçtiğiniz karar sizi karanlığa götürdüyse korkmayın, kendinize kızmayın, en önemlisi pişman olmayın. Kim ne derse desin -buna kendiniz de dahilsiniz- kendi isteğinizle seçtiniz bunu. Kimse sizi zorlamadı, üstünüze gelmedi. Yaşanan her şey tamamen ''siz'' de biten olaylar aslında. Konu sizsiniz. Siz ve tercihleriniz. Pişman olunacak hiçbir şey yapmadınız aslında. Sadece yaşamak istediğiniz şeyi yaşadınız, riskler aldınız. Önemli olan da risk alabilmektir şu hayatta. Bu bir cesaret örneğidir ve her yiğidin harcı değildir. Eğer seçtiğiniz bir tercih istenmedik bir durumla sonuçlanıyorsa bunları içinizden ya da sesli olarak tekrarlayın. Siz bir insansınız ve her zaman mükemmel olmak zorunda değilsiniz. ''Ben tercih ettim, risk aldım ve bu bir cesaret örneğidir. Herkes yapamaz ama ben yaptım.'' diyebilmelisiniz. Kendinizi sakinleştirmeyi, mutlu etmeyi öğrenin. Yaşadığınız her şey sizin için bir tecrübe, olgunlaşmak için bir sebep. Bu şekilde olumlu yanlarından bakmayı öğrendiğinizde aslında ne kadar mutlu olduğunuzu göreceksiniz.

30 Mart 2018 Cuma

İnsanlar ve Bahaneleri

Bir şeyleri istediğimizde deli gibi uğraşırız, ta ki o şeyi elde edene, o şeye ulaşana kadar. Ama istemediğimiz bir şey olduğunda kılımızı kıpırdatmayız. Bu hepimiz için geçerlidir. Sonuçta ilgimizi çeken bir şey olmadığında uğraşasımız gelmez ve ilgimizi çeken şeye yöneliriz. Bunun sonucunda da hobilerimiz, günlük uğraşlarımız, evde yaptığımız işler ortaya çıkar. Mesela kendi adıma konuşmak gerekirse ev işi yapmaya bayılmıyorum ama ailem çalıştığı için ve eve yorgun argın geldikleri için destek olma amaçlı yapıyorum. Ve aynı zamanda ders çalışmam, uyumam ve kendime de vakit ayırmam gerekli. Ama bazen parçalara bölünüp her şeye yetişiyorum. Bunu yapmak için istemem gerekiyor, tek sorun bu. Eğer istemezsem hiçbir şey yapmıyorum. Çünkü içimden gelmiyor. Mesela bazen sadece ders çalışasım geliyor, deli gibi çalışıyorum. Bazen uyuyasım geliyor, o günü sadece uyuyarak geçiriyorum. Diğer şeyleri düşündüğümde hemen bünyem bahane bulma eylemine geçiş yapıyor, çünkü canım o an onu yapmak istemiyor. Tabi bu verdiğim örnekler daha basit örnekler. Farklı tarzda şeyler de olabiliyor hayatta. Mesela bir insan düşünelim. Spora yazılmış olsun. Normalde düzenli olarak gidiyor ama bir gün bitkin düşmüş, çok yorgun. O gün spora gitmemek için bahaneler uydurur. Demek istediğim şey tam olarak bu aslında. Bir şeyi istemediğimizde bünyemiz otomatik olarak bahane uydurmaya başlıyor. İstediği zamansa tam tersi duruma geçiyor.

İyi bir şey mi yapıyoruz yoksa kötü mü bilmiyorum ama bunu yapmayın diyemem. Çünkü ben de yapıyorum. Ve biz insanları insan yapan şeylerden biri de bahane üretmek bence. Yoldan geçen 10 kişiye istemediğiniz bir şeyde bahane üretiyor musunuz diye sorsak 10 kişiden de evet yanıtını alırız.

2 Mart 2018 Cuma

Eskilerden Bir Demet 2:)

Hayat gerçekten çok garip. Bir gün mutluyken diğer gün mutsuzsun, bir gün sinirliyken diğer gün sakinsin. Her geçen günde yeni şeyler öğreniyorsun, önceden ilgini çekmeyen konulara merakın artıyor. Sürekli okuyarak, yazarak öğreniyorsun. Araştırmacı oluyorsun, yeni insanlarla, farklı düşüncelerle tanışmak istiyorsun. Duyguları tanıyorsun, yaşamadığın şeyleri yaşıyorsun. İlklerin oluyor. Kafan karışıyor, derslere veyahut işine odaklanamıyorsun. Yaşın ilerliyor, sen yavaşlıyorsun. Olgun ama bir o kadar da çocuk oluyorsun. Boyun kısalıyor, sesin tizleşiyor, huysuzlaşıyorsun. Hayatı bu denli öğrenmek yoruyor seni. Ben bu cümlelere kendimden örnek eklemek istiyorum. Ben hayatın henüz 17lik kısmını, tatlı, heyecanlı ve bir o kadar da korkutucu kısmını öğrendim. Daha öğrenmem gereken çok çok kısım var. Ben bu anılarımı yazarak tekrar yaşamayı seviyorum. Yaşadığım her şeyi not etmeyi, hikayeleştirmeyi, denemeleştirmeyi, yazdığım yazılarda karşı tarafla sohbet halinde olmayı seviyorum. Bu hayata yazı yazmak için gelmişim ben. Belki de o yüzden bu kadar hassas, detayçı ve çok düşünen bir yapım var. Ama artık bu gibi bazı özelliklerimle dalavere içinde olmayacağım. Tıpkı yazılarımla olduğu gibi duygularımla ve fiziksel özelliklerimle de barışacağım. Hayat iyisiyle kötüsüyle güzel, her şey halledilir, her şey elbet yoluna girer. Ve ben bunları daima yazacağım, benim için hiçbiri bitmiş olmayacak, daima cümlelerimle yaşayacak.

27 Şubat 2018 Salı

Her İstediğimizin Olması Mümkün Değil

Her istediğimiz olamaz şu hayatta. Bunun en basit örneği; mesela ben okey oyununda hep bitmek istiyorum, hep taş gelsin istiyorum, hep güzel şeyler olsun, hiç üzülmeyeyim istiyorum, veyahut her dakika kahve içmek istiyorum ama zararları olduğunu bildiğim için içmiyorum. 
Her istediğimizin olmaması bir açıdan iyi aslında. Böylelikle doyumsuz olmuyoruz, bazı şeylerin değerini anlıyoruz, onlardan ders çıkarıyoruz. Her istediğimizin olduğunu bir düşünsenize. Ne isteseniz oluyor, ne isteseniz alınıyor. Hayatta bir şey uğruna savaşmak yok, bir şeye ulaşmak için bir emek, çaba yok. Ee? Böyle hayat geçer mi? Tabi ki hayır. Bu bize hayatın bir sınavı, oyunudur. İstediklerimizin armut piş ağzıma düş şeklinde değil gerçekten emek vererek, uğraşarak bize ulaşmasını sağlamak. Bu yüzden asla isyan etmeyin, bir şey olmuyorsa daha iyisi olacağı içindir. Kötü düşünmeyin:) 

13 Şubat 2018 Salı

Bunu okuyan kişi, mutsuzluğun esiri olma!

Şu an bunu okuyan kişi, belki üzgünsün, belki de mutlusun. Umarım mutlusundur çünkü üzülmeyi hak etmiyorsun. Geçmişinle savaşmaktan, hayatından çıkarman gereken insanlar olduğunu anlayamamaktan yorulmadın mı? Biraz harekete geçmen gerekmiyor mu artık? Önüne bakmalısın, ideallerine ulaşmak için çalışmalısın, ama üzülmemelisin. Çünkü sen değerlisin, önce kendini düşünmelisin. Sen ayakta durmazsan, güçlü durmazsan diğer insanlara da bir faydan dokunmayacak ki. Şimdi eğer ağlıyorsan gözyaşlarını sil, ağlamaktan ıpıslak olmuş yastığını bir kenara bırak, aynanın karşısına geç ve kendine bak. Kendini gör. Lütfen bak bu çok önemli, kendini gör. Ne olduğunu, nereden geldiğini, kendine verdiğin değeri hatırla. Sen önemlisin. Seni bırakmış, üzmüş, canını yakmış insanlar için yas tutma artık. Acı gerçek, evet o seni üzen insanlar hayatlarına çok güzel bir şekilde devam ediyorlar. Sen neden yapamayasın? Mutlaka bir yolu vardır bir şekilde hayata tutunmanın.

Mutsuzluk hortuma benzer, seni kendine çeker ve asla bırakmaz. Ona bir kere kapıldın mı kurtuluşun yoktur.

9 Şubat 2018 Cuma

Kendi Hikayenizi Yazmaktan Korkmayın

Yaşadıklarımız, yaşayacaklarımız hikayemizin bölümlerini oluşturan kısımlar aslında. Her yaşanan olayda yeni bir bölüm ekleniyor hikayemize. Gerek hüzün ve gözyaşıyla, gerek mutlulukla, heyecanla. 
Hikaye yazmaktan, tecrübelerimizden, anılarımızdan neden korkalım ki? Onlar bizi biz yapan şeyler değil mi? Ben yaşadığım her şeye “iyi ki” diyorum. İyi ki yapmışım da öğrenmişim bunları, böyle davranmayı diyorum. Çünkü keşkelerle, pişmanlıklarla yaşanamayacağını öğrendim. Bana sadece stres ve üzüntü veriyor. Ben korkmuyorum yaşamaktan, aşktan, kazık yemekten, düşmekten, gerilimden. Korkmuyorum kendi tecrübelerimi kendim yaratmaktan. Korkmuyorum hikayemi yazmaktan. Korkmuyorum hayattan.
Bundan 3 ay sonra da, 5 yıl sonra da kendi hikayemi yazmaya devam edeceğim. Her seferinde yeni bir şey öğreneceğim hayata dair ve hikayeme ekleyeceğim. Öğrenmekten hiç vazgeçmeyeceğim🌸

24 Ocak 2018 Çarşamba

Kendimde Fark Ettiğim Şeyler



Bu aralar kendimde ciddi bir değişim fark ediyorum. Yaşadıklarımdan mı yoksa büyüdüğüm için mi bilemiyorum , bir olgunlaşma geldi üstüme. Ciddi anlamda olaylara tepkim, bakış açım değişti. Mesela keşke demeyi ve gereksiz insanları hayatımdan çıkardım, düşündüğüm tek şey sınavım oldu. Bunlar beni gerçekten huzurlu hissettiriyor. İdeallerimi başaracağım o basamakları çıktığımı hissediyorum. Ve biliyorum her şey güzel olacak, iyi olacak💖

22 Ocak 2018 Pazartesi

Daima Pozitif:)

Hayatın hiç görmediğiniz yönlerini tek bir yöntemle görebilirsiniz: Bakış açınızı değiştirerek.
Bakış açınızı değiştirdiğinizde olduğunuzdan daha iyi, daha huzurlu bir insan olacaksınız. “Keşke şöyle yapsaydım” yerine “İyi ki yapmışım tecrübe kazandım” demeyi öğreneceksiniz. Ve inanın bunu öğrendiğinizde daha olgun, daha tecrübeli bir insana dönüştüğünüzü göreceksiniz. Bu size güven verecek, mutluluk verecek:) 
Diğer bir deyişle bardağın dolu tarafını görmek diyorum ben buna. Pozitifliği, olumlu bakış açısıyla bakmayı asla kaybetmeyin. İnanın her koşulda, her türlü durumda ayakta kalabilme gücü verecek bu size.

20 Ocak 2018 Cumartesi

Eskilerden Bir Demet:)

Bugün paylaşacağım yazı yeni yazılmış bir yazı olmayacak. Çünkü bu yazıyı ben geçen sene paylaşmıştım:)


Bugün gerek minibüste, gerek caddede bir sürü insanla karşılaştım. Hepsi ayrı hayatlarda, farklı konular hakkında sohbet ediyorlardı. Kah şikayet ediyorlar, kah muhabbet. Herkes farklı şeyler yaşıyor, herkesin kafasında farklı farklı milyonlarca soru, hepsine bir cevap arıyorlar. O anda kafalarına en çok takılan sorunu düşünüyorlar, en mutlu anlarını düşünüyorlar. Çok gariptir ki aynı anda iki kişi farklı ruh hallerine bürünebiliyor. Biri üzüntüden ağlarken diğeri mutluluktan havaya uçuyor. İşte hayatın bize vermek istediği mesaj bu. Hayat bir imtihan ve biz hep öğrenci olacağız. O imtihanlardan gerek iyi, gerek kötü sonuç alarak bir yerlere geleceğiz, düşüneceğiz, düşüneceğiz, düşüneceğiz. Bir karara varacağız. Bizim için iyi veya kötü olduğunu ise zaman belirleyecek. Zaman kim mi? Zaman öğretmenimiz. Her şeyin öğreticisi, yol göstericisi, simsiyah bir yola ışık tutan şey zaman. Klişe bir laf vardır "zaman her şeyin ilacı". Aslında o kadar doğru bir laf ki. Gerçekten de her şeyin ilacı. Şimdi minibüste düşüne düşüne kahırlanan o insana zaman yardımcı olacak, mutluluktan gülümseyen o insana zaman yol gösterecek.

15 Ocak 2018 Pazartesi

Eleştiri - Eleştirinin Sınırı

-Bu gerçekten sizde biraz olsun yankı uyanmasını amaçladığım bir yazı olacak. Boş geçmeyin, bir okuyun. Mutlaka bahsettiğim karakterlerden kendinizde izler bulacaksınız.-


Eleştiri sınırında yapıldığı takdirde güzeldir. Yani eğer bir insan diğer insanı tanımadan yaptığı şeyler için yargılıyorsa bu eleştiriden çok çekememezliktir, kıskançlıktır. Ve bu duygu insanı öyle bir sarmalar ki bir süre sonra kurtulamazsınız ve bu duygunun esiri olursunuz. 
İsteyen herkes istediğini yapabilir, ta ki diğer insanın özgürlüğünü kısıtlayana kadar. Kısıtlamıyorsa kimsenin söz söyleme hakkı yoktur. Sonuç olarak her insan mutlu olduğu şeyle ilgilenmeye çalışıyor ve bunların her biri eleştirilirse o insanı nasıl bir psikolojiye sokacağınızı biliyor musunuz? Bilmek için yaşamanız gerekir. Ve eminim bu eleştirileri yapan kişiler bunları yaşarsa normal bir insandan iki kat daha fazla tepki verir. Evet normal insanlarla kıyaslıyorum çünkü bir hareket sınırı bilinmeden yapılıyorsa bu artık normallikten çıkar. 
Yaptığınız şeylerin, söylediğiniz sözlerin farkında olun. Eleştirmiş olmak için eleştirmeyin, yıkıcı değil yapıcı olun. “Ben bu insana nasıl fayda sağlayabilirim?”e odaklanın, kıskançlık, art niyet, arkadan konuşma gibi kötü huylarınızı bırakın. Yoksa gerçekten yalnız kalırsınız. Yapmayın. 

14 Ocak 2018 Pazar

Yorum Sizin?

Hayatın acımasız gerçekleriyle yüzleşmeye başlayınca insan, yorulurmuş. Acı çekme duygusuyla tanıştığında sudan çıkmış balığa dönermiş. Ama acı çekmeden de olgunlaşamazmış, mutluluğu bulamazmış. Nereye savrulacağını bilmeden öyle yürür gidermiş sokaklardan. Bilse o sokağın sonunda bir ışık var, bu karanlıktan kurtaracak onu, önünü görmesini sağlayacak, rahatlayacakmış. Ama o ışığı görememekten deli gibi korkuyormuş. Siz bu insana nasıl tavsiyeler verirdiniz? Her şeye rağmen o sokağın sonuna yürüsün mü yoksa pes edip karanlığa mı gömülsün?

15 Tatili Nasıl Verimli Geçirebilirsiniz?

Merhabaaa arkadaşlar :) Bugün yine bir tavsiye - motive yazısıyla karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar :)







-Biliyorsunuz önümüz 15 tatil. Koca 15 gün, hızlı geçiyor ama baktığınızda gerçekten de uzun bir zaman dilimi. Asıl önemli sorumuz şu: Bu 15 günü nasıl verimli, eğlenceli geçirebiliriz? Cevaplarını merak ediyorsanız haydi başlayalım.

1- Kitap okuyun; 1. dönem boyunca sınavlar, dersler yüzünden kitap okuyamayan öğrenci muhakkak vardır. (Mesela ben:) ) Bu yüzden bu 15 tatilde uzun zamandır bizi bekleyen kitap rafımıza doğru yöneliyoruz ve hemen bir kitap seçip okumaya başlıyoruz:)

2- Test çözün, ama öncelikle konu tekrarı yapın; Evet arkadaşlar her şeyden önce ilk dönem boyunca işlenen konulara bir göz gezdirmek, okumak, post itlere not çıkarıp çalışma masanıza yapıştırmak sizin 2. döneme sıkı bir şekilde başlamanızı sağlayacaktır. Ardından konularla ilgili test çözerek artık öğrendiklerinizi pekiştirmiş olacaksınız.

3- Hobilerinizle uğraşın; Eğer tiyatro, müzik, resim veyahut başka dallarla ilgili hobileriniz varsa bu 15 gün boyunca bunlara vakit ayırabilirsiniz. Hem ruhen hem de fiziken dinlenmiş olacaksınız ve yeni bir döneme daha dinç başlayacaksınız.

4- 7-8 saatlik gerekli uykunuzu alın; Uyku her şeyin en önünde geliyor arkadaşlar. Beyninizi, vücudunuzu dinlendiremezseniz bir şey yapmaya haliniz kalmaz. Bu yüzden çok geç yatıp çok geç kalmamak şartıyla düzenli uyku uyumanızda fayda var.

5- Spor yapın; Bir spor salonuna kayıtlıysanız bu 15 günde mutlaka gidin. Eğer değilseniz de üzülmeyin, yürüyüş yapmak, evde spor yapmak veyahut spor aletlerine binmek de sizin için sağlıklı olacaktır. Hem o aletlere gitmek için bile yürüdüğünüzde spor yapmış olacaksınız. Bir taşla iki kuş yani:)

6- Klasik müzik dinleyin; Yazdığım tüm şeyler isteğe bağlı ama en çok da bu isteğe bağlı çünkü herkes klasik müzik sevmeyebilir. Ama zihninizi dinlendirmek istiyorsanız şiddetle tavsiye ederim. Ben bile şu an bunları yazarken arkadan beethoven çalıyor:)

7- Dizi - film izleyin; Uzun zamandır izleyemediğiniz dizi ya da film varsa bu 15 günde izleyebildiğiniz kadar izleyin. Okul zamanı gerçekten zor oluyor çünkü izlemek.

8- Arkadaşlarınızla buluşun; Arkadaşlarınızla gezmeyi, birer kahve içmeyi, alışveriş yapmayı özlemişsinizdir ki bu gayet doğal. Bu 15 tatil bunları yapmak için tam zamanı. Buluşun ve bol bol sohbet edin, gezin dolaşın, yiyin için. Kendinizi iyi hissedeceksiniz.

9- Yazı yazın; Benim gibi yazı yazmayı seviyorsanız 15 gün boyunca bol bol yazın.(Ek olarak da yanında sıcak bir şeyler içebilirsiniz, çok iyi gidiyor yanında:) )


Evet arkadaşlar benim önerilerim bunlardı. Sizin aklınıza takılan veya eklemek istediğiniz bir şey var mı? Eğer varsa yorum olarak bırakabilir veya birebir bana söyleyebilirsiniz, buraya eklerim. :)


11 Ocak 2018 Perşembe

Ben ne istiyorum?

Şu hayatta istediğim en büyük şey ileride de hatırlanmak. Kalıcı olmak istiyorum. Bu hayata hepimiz bir amaç için geliyoruz ve benimde amacım insanların iyi hissedeceği şeylere odaklanmak. Evet hep önce kendimizi düşünmemiz gerekir ama ben bunu pek uygulayamıyorum. İnsanları düşünürken mutlu oluyorum-tabi mutsuz da- Ve bu bana müthiş bir enerji veriyor. Ben onların dertlerine çare bulmak, iyi hissetmeleri için yazılar yazmak, onlarla konuşmak, onlara bir şeyler öğretmek istiyorum. Kitaplarım çıksın istiyorum.(psikolojik, deneme vs.) İmza günlerim olsun istiyorum mesela. Orada kitaplarını imzalatmaya gelen her yaştan insanla resim çekilmek istiyorum.

Tutarsızlık, İnsanlığın Yüz Karasıdır

Tutarsızlıklardan, net olmayan durumlardan ve belirsizliklerden nefret ediyorum. Bazı şeyler baştan konuşulur, halledilir, biter sanıyordum ...