30 Mart 2018 Cuma

İnsanlar ve Bahaneleri

Bir şeyleri istediğimizde deli gibi uğraşırız, ta ki o şeyi elde edene, o şeye ulaşana kadar. Ama istemediğimiz bir şey olduğunda kılımızı kıpırdatmayız. Bu hepimiz için geçerlidir. Sonuçta ilgimizi çeken bir şey olmadığında uğraşasımız gelmez ve ilgimizi çeken şeye yöneliriz. Bunun sonucunda da hobilerimiz, günlük uğraşlarımız, evde yaptığımız işler ortaya çıkar. Mesela kendi adıma konuşmak gerekirse ev işi yapmaya bayılmıyorum ama ailem çalıştığı için ve eve yorgun argın geldikleri için destek olma amaçlı yapıyorum. Ve aynı zamanda ders çalışmam, uyumam ve kendime de vakit ayırmam gerekli. Ama bazen parçalara bölünüp her şeye yetişiyorum. Bunu yapmak için istemem gerekiyor, tek sorun bu. Eğer istemezsem hiçbir şey yapmıyorum. Çünkü içimden gelmiyor. Mesela bazen sadece ders çalışasım geliyor, deli gibi çalışıyorum. Bazen uyuyasım geliyor, o günü sadece uyuyarak geçiriyorum. Diğer şeyleri düşündüğümde hemen bünyem bahane bulma eylemine geçiş yapıyor, çünkü canım o an onu yapmak istemiyor. Tabi bu verdiğim örnekler daha basit örnekler. Farklı tarzda şeyler de olabiliyor hayatta. Mesela bir insan düşünelim. Spora yazılmış olsun. Normalde düzenli olarak gidiyor ama bir gün bitkin düşmüş, çok yorgun. O gün spora gitmemek için bahaneler uydurur. Demek istediğim şey tam olarak bu aslında. Bir şeyi istemediğimizde bünyemiz otomatik olarak bahane uydurmaya başlıyor. İstediği zamansa tam tersi duruma geçiyor.

İyi bir şey mi yapıyoruz yoksa kötü mü bilmiyorum ama bunu yapmayın diyemem. Çünkü ben de yapıyorum. Ve biz insanları insan yapan şeylerden biri de bahane üretmek bence. Yoldan geçen 10 kişiye istemediğiniz bir şeyde bahane üretiyor musunuz diye sorsak 10 kişiden de evet yanıtını alırız.

2 Mart 2018 Cuma

Eskilerden Bir Demet 2:)

Hayat gerçekten çok garip. Bir gün mutluyken diğer gün mutsuzsun, bir gün sinirliyken diğer gün sakinsin. Her geçen günde yeni şeyler öğreniyorsun, önceden ilgini çekmeyen konulara merakın artıyor. Sürekli okuyarak, yazarak öğreniyorsun. Araştırmacı oluyorsun, yeni insanlarla, farklı düşüncelerle tanışmak istiyorsun. Duyguları tanıyorsun, yaşamadığın şeyleri yaşıyorsun. İlklerin oluyor. Kafan karışıyor, derslere veyahut işine odaklanamıyorsun. Yaşın ilerliyor, sen yavaşlıyorsun. Olgun ama bir o kadar da çocuk oluyorsun. Boyun kısalıyor, sesin tizleşiyor, huysuzlaşıyorsun. Hayatı bu denli öğrenmek yoruyor seni. Ben bu cümlelere kendimden örnek eklemek istiyorum. Ben hayatın henüz 17lik kısmını, tatlı, heyecanlı ve bir o kadar da korkutucu kısmını öğrendim. Daha öğrenmem gereken çok çok kısım var. Ben bu anılarımı yazarak tekrar yaşamayı seviyorum. Yaşadığım her şeyi not etmeyi, hikayeleştirmeyi, denemeleştirmeyi, yazdığım yazılarda karşı tarafla sohbet halinde olmayı seviyorum. Bu hayata yazı yazmak için gelmişim ben. Belki de o yüzden bu kadar hassas, detayçı ve çok düşünen bir yapım var. Ama artık bu gibi bazı özelliklerimle dalavere içinde olmayacağım. Tıpkı yazılarımla olduğu gibi duygularımla ve fiziksel özelliklerimle de barışacağım. Hayat iyisiyle kötüsüyle güzel, her şey halledilir, her şey elbet yoluna girer. Ve ben bunları daima yazacağım, benim için hiçbiri bitmiş olmayacak, daima cümlelerimle yaşayacak.

Tutarsızlık, İnsanlığın Yüz Karasıdır

Tutarsızlıklardan, net olmayan durumlardan ve belirsizliklerden nefret ediyorum. Bazı şeyler baştan konuşulur, halledilir, biter sanıyordum ...