24 Ağustos 2019 Cumartesi

Hayattaki Yeni Tatlar

İnsanlar giriyor hayatımıza, sonra çıkıyor. Giriyor, çıkıyor. Hayatın değişmez kuralıdır bu. Sürekli birilerini tanırız, hayatımıza giren her insan bize bir şey öğretmek için hayatımıza girer, öğrettikten sonra da çıkar. Ayların, yılların geçer o insanla. O zaman diliminde o kadar çok şey öğrenirsin ki buraya yazmakla bitmez. Bu yüzden terk edilmek, ayrılmak, bitmek, bitirmek olağan şeyler. Çok tepki göstermek sadece kendi bünyemize zarar olur. Aslında akışına bıraksak hayatı, çok takılmasak yaşanan şeylere, iyi ya da kötü geçen zamana bakıp şöyle güzel bir tebessüm etsek, duygusal değil de mantıksal yaklaşsak zaten üzülmeyeceğiz. Ama biz o insanın yerine birinin geçemeyeceğini düşünerek kendimizi kahrediyoruz. Evet, kimse kimsenin yerini dolduramaz, ama çok farklı şeyler görürsün o insanla, sana başka şeyler öğretir, hiç görmediğin yerler gösterir, yeni tatlar tattırır. Bu herkes için, her şey için böyledir. Bu yüzden anı yaşayıp geçmişimizdeki insanları düşünerek kahrolmamalıyız. Bu gelecekteki insana haksızlık olur.

1 Mart 2019 Cuma

Bir Birey Olduğunu Hiç Unutma

Acısıyla tatlısıyla, yanlışıyla doğrusuyla bu hayat senin. Yaptığın yanlışlar yüzünden kendini suçlama. Sen her zaman bir bireysin ve öyle kalmaya devam edeceksin. Kimsenin sana yargısız infaz yapmasına izin verme. Duruşun hep dik olsun, hiç bozma. İyi bir insansın, iyi kalmaya devam et. Normalde ne yapıyorsan onu yap, hangi yoldan yürüyorsan oradan yürümeye devam et. Bırak eşlik etmek isteyen seninle beraber yürüsün, istemeyen arkandan gelsin. Kimse seninle yürümek zorunda değil, sen de öyle. Herkesin bir hayatı, yaşantısı, acısı var. Ve unutma ki herkes bencil. Sen de öylesin. Belki çok fazla değilsin ama belli konularda bir hayli bencilsin. Bunu kabul et. Eleştirilerden kaçma, bırak gelsinler. Seni daha da yüceltsinler. Hatalarını gör, düzeltmek istiyorsan düzelt. İstemiyorsan devam et. Ne zaman rahatsızlık duyarsan o zaman bir yerden başlarsın yenilenmeye.
Mutlak bir doğru yoktur bunu hiçbir zaman aklından çıkarma. Senin yaptıkların sana doğru geliyorsa yapmaya devam et. Elbette ki başkalarına yanlış gelecek davranışların olacaktır. Ama sırf onların mutluluğu için doğrularından, mutluluğundan vazgeçme. En başta da söylediğim gibi; bu hayat senin. Senin olanı yaşa.

Kısaca Ben*

Duygusal bir insanım, yazı yazmayı hayatımdan daha çok seviyorum ama ilham gelmedikçe yazamam, insanları kendimden fazla düşünüyorum ve artık bu huyumdan nefret ediyorum, bazen saçma sapan insanların neden bana karşı cephe aldığını düşünüp beynimi gereksiz konularla meşgul ediyorum, meşgul olmayı, çalışmayı, okumayı çok seviyorum. Neden mi böyle bir giriş yaptım? Çünkü kendimi anlatmak, anlamlandırmak istedim. Şu sıralar konuşamadığımı, neyin var dediklerinde nutkumun tutulduğunu, kelimelerin ağzımdan çıkamadığını fark ettim. Benim gibi biri için çok zor bir durum bu. Her zaman dışa dönük, sosyal, her şeyini çabucak anlatabilen bir insandım çünkü. Değişik şeyler olmaya başladı. Eskisinden daha dengesizim, düşünceliyim. Ne yapacağım belli. Yazmak, eser okumak, araştırma yapmak, tek kalmak. Yapabileceğim başka hiçbir şey yok.

Tamamen Unutmak Diye Bir Şey Yok

Her güneşin doğuşunda yeni bir güne uyanıyoruz, güneşle birlikte yeni umutlar, heyecanlar doğuyor, yeni fırsatların kapısı açılıyor. Aslında o kadar mutluluk verici bir şey ki. 1 salise sonrasını tahmin edemeden yaşıyoruz, acısıyla tatlısıyla başımızdan bir sürü olay geçiyor. Yaptığımız hatalardan ders çıkarıyoruz veya onları tekrarlıyoruz. Keşke diyoruz, koyveriyoruz kendimizi bazen, üzülüyoruz, ağlıyoruz hıçkıra hıçkıra; gözlerimiz şişene kadar, gülüyoruz, içiyoruz, eğleniyoruz, sarhoş oluyoruz, yeni insanlar tanıyoruz, dost ediniyoruz, aşık oluyoruz. Belki bağlanıyoruz belki gönül eğlendiriyoruz. Ama o insanla bir şeyler paylaşıyoruz. Artık karşılıklı sahip olduğumuz bir ''geçmiş'' imiz var. Gün geliyor, karşılaşıyoruz. Maziyi konuşuyoruz, kavga ediyoruz, sarılıyoruz, öpüşüyoruz, ayrılıyoruz... Şu anda ne demek istediğimi anlamadıysanız açıklamamı yapayım: Bu anlattığım şey bir ilişkinin başlama ve sonrasında derbeder olma süreci. Baştan böyle girmek istedim konuya çünkü direk söyleseydim çok arabesk olurdu. Böylesi daha iyi.
Yaşanılanları unutmak, silmek diye bir şey yok. Daima karşına çıkıyor, bir şekilde özlüyorsun, anıyorsun o insanı. ''Tamamen unuttum, sildim onu'' diye bir şey yok. Olamaz çünkü. Sana bir şeyler kattı, sen ona bir şeyler kattın. Belki sevdiniz, belki aşık oldunuz ama bir şey yaşandı. O ''bir şey'' i tamamen çıkaramazsınız. İmkansız.

25 Şubat 2019 Pazartesi

Başlıksız-

Ne yazık ki şu aralar anlaşılamadığımı hissediyorum. Biraz depresiflik, 2 yemek kaşığı yalnızlık falan filan ve puf! Yataktan çıkamayan, sadece uyuyarak düşüncelerinden uzaklaşmak isteyen bir kıza dönüşüyorum. Bu yazıma başlık koymama kararı aldım çünkü adı konulabilir bir şey yok ortada. Her şey o kadar karışık ki kafamda. Değil insanları, kendimi bile düşünemiyorum. Boşlukta gibiyim. Ne istediğimi, ne olacağımı bilemez bir halde sadece dengesizlik yapıyorum. Sosyal yaşantımla birlikte kendimi de etkiliyor. İçtiğim ilaçların hiçbir boka yaramadığını hissediyorum gün geçtikçe, ya da annem hatırlattıkça aklıma geliyor, bilmiyorum.
Geçmişim bana oyun oynuyor. Rüyalarıma giriyor, aklıma türlü türlü tuzaklar kuruyor. Yaşadığım ihanetleri düşündükçe şimdiyle geleceğimi tehlikeye atıyorum. İyi bir yere gelmek istiyorum, kitap çıkarmak istiyorum, insanların beni örnek almasını istiyorum, kötü günümde kimlerin yanımda olduğunu görmek istiyorum. Herkes gülümsüyor, selam veriyor, konuşuyor. Bunu yapmak hiç zor değil. Önemli olan destek olabilmek, omzunda bir el olduğunu hissettirmek. Ben bunu yeterince yaptığımı düşünüyorum. Elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum, kendi işimi bırakıyorum karşımdaki insanı dinliyorum, gerekirse saatlerce dertleşiyorum. Peki bunların sonucunda elde ne var? Koca bir yalnızlık. Bir yandan bunların kendi ayaklarımın üstünde durmam için bahşedilmiş bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Bu yanını düşündükçe mutlu oluyorum ama ya sonra?

Tutarsızlık, İnsanlığın Yüz Karasıdır

Tutarsızlıklardan, net olmayan durumlardan ve belirsizliklerden nefret ediyorum. Bazı şeyler baştan konuşulur, halledilir, biter sanıyordum ...