29 Ekim 2017 Pazar

Yağmur Sonrası Gökkuşağı:)

Yaşadıklarımdan utanmıyorum. Bu blogu açtığımdan beri yazdığım her bir yazı gerçek samimiyetimle yazılmış yazılar. Hiçbirinden utanmıyorum, başkalarına saçma bana mantıklı gelen şeyleri yaptığım için de utanmıyorum. İyi ki yapmışım, iyi ki acı çekmişim de bu düşüncelere sahip olmuşum. Ama her şey bir yana iyi ki yaşadığım acılardan sonra mutlu olmuşum. Hani bir söz vardır “yağmurdan sonra çıkan gökkuşağı” diye. Ben bu lafa çok inanıyorum. Çünkü hepimiz bir şeyler yaşıyoruz iyi ya da kötü, bir şekilde toparlanıp ayaklarımızın üzerine geri basıyoruz. Sonuçta hayatın gerçekleri bunlar. Hiçbir şey ne dışarıdan göründüğü kadar mükemmel, ne de içeriden yaşandığı kadar arabesk. Aslında tam ortası. Her şey ölçülüyken güzeldir ya hani, bu da öyle bir şey işte. Demem o ki, hepimiz bir şeyler yaşıyoruz ve toparlanıp mutlu olmak yine bizim elimizde. Kimse hayatın kolay olduğunu söylemedi zaten, değil mi? :)

22 Ekim 2017 Pazar

Yaşanan Her Şey Bir Tecrübe

Arkadaşlık, sevgililik; bunlar çok güzel şeyler. Ama asıl önemli  soru, buna değecek bir insan mı? Bunu anlamanın çok yolu var. Mesela zor gününüzde yanınızda mı, son zamanlardaki tavırlarında değişim var mı, sırlarınızı iyi saklıyor mu, sizi sürekli eleştirip üzecek şeyler yapıyor mu? Bunlar çok önemli sorular. Bunlara verdiğiniz tüm yanıtlar olumsuzsa bu işte bir terslik vardır. Bir insan gerçek bir arkadaş/sevgili ise eğer her şeyi layığıyla en güzel şekilde yapıyordur zaten. Ama yapmıyorsa o kişiyle aranızdaki ilişkiyi/arkadaşlık ilişkisini gözden geçirmenizde fayda var. Zaten kim kendini ezen, üzen biriyle birlikte bi ilişki yaşamak ister ki? Kendinizi sıkıp kasmayın. Önünüzde kocaman bi hayat var, hemen yelkenleri suya indirmeyin. Nasıl daha yapıcı olabilirim diye düşünün, sizin faydanıza olacak şeyler yapın. Mutlu olmaya çalışın, yazı yazın, resim yapın, müzik dinleyin, kitap okuyun. En yakın arkadaşlarınız kitaplar olsun. Onlar sizi asla yalnız bırakmaz, söz verip gitmez, yanınızda olur. ( Bu lafı daha 15 dakika önce babam bana söyledi:) )
Hiç kazık yediniz mi sevdiğiniz insanlardan? Ben yedim. Hem de defalarca. Hepsini biriktirdim, yine yaşadım, yine biriktirdim. Hayatım hep bu düzen içinde ilerledi durdu. Hepsinden bir tecrübe kaptım.  Evet ağladım, üzüldüm, sinirlendim ama gün geldi tepki vermemeye başladım. Her acı gibi bunlara da alışıyorsunuz. Geçiyor. İnanın geçiyor. Şuanda kafamda tilkiler dönmüyor mu, dönüyor. Ama o tilkileri alıp fırlatmak yine benim elimde. Hayat böyle, yaşanan her şey bir tecrübe. Sevgi, aşk, mutluluk olduğu gibi acı, mutsuzluk ve nefret de hayata dair duygular, elbet yaşanacak engelleyemeyiz. Ama onlarla birlikte yaşayabiliriz. Onlarla savaşadabiliriz. İçimizde karamsar duygular oluşturan şeyleri fırlatıp yerine güzel duygularla içimizi yeniden yeşertebiliriz. Sahip olduğumuz şeylere bakarak mutlu olabiliriz. Hayatın her şeye rağmen devam ettiğini görebiliriz. Hayat tecrübelerle, acılarla, sevinçlerle, aşkla dolu. Hepsi hayata dair. Yaşamazsak problem olurdu inanın. İyi ki yaşıyoruz. Asıl hayat bu işte.

21 Ekim 2017 Cumartesi

Büyümek

Birtakım acılar yaşadıkça anlıyoruz büyüdüğümüzü. Acılara verdiğimiz tepkiler değişiyor, hatta yaşadığımız acılar bile değişiyor. Her gün değişime uğruyoruz. Mutlu mu yoksa mutsuz mu olduğumuzu bilmiyoruz. Kafamız hep karışık. Her şeyi büyütüyoruz tıpkı kendimizi büyüttüğümüz gibi. Olaylar akışında kalsa aslında her şey düzelecek ama üsteliyoruz. Çok sabırsızız biz insanlar. Her istediğimiz olsun istiyoruz sürekli. Ama öyle olmuyor. Belli bir zaman çerçevesinde gelişiyor olaylar.
Büyümek, çocukken söylendiğinde kulağa hoş gelen ama yaş ilerledikçe büyüsünü kaybeden bir şey. Ben çok küçükken sürekli büyümek isteyen, okula başlamak isteyen bi insandım. Hala okulu, ders çalışmayı severim ama o küçükkenki dertsiz kafam yok artık. Çok huzursuz hissediyorum. Küçükken en azından mutlu olabileceğim çok sebep vardı. Şimdi yokmuş gibi hissediyorum. Büyümek gerçekten böyle bir şey galiba. Bütün acılarla karşılaşıyorsun, hayat seni güçlü durmaya zorluyor, bir gün iyi bir gün kötü şeyler yaşatıyor. 
Galiba artık gerçekten büyüdüğümü kabullenmek zorundayım. Birkaç ay sonra 18ime gireceğim ve seneye üniversitede olacağım. Bunlar bile büyümenin bir göstergesi. 

8 Ekim 2017 Pazar

Yalnızlık

Bu konuyu çok çok sevdiğim bir insan bana önermişti, yazmamı istemişti. Ona burdan sevgilerimi gönderiyorum 😘

Başlıktan da anlaşıldığı gibi yalnızlık üzerine konuşmak istiyorum bugün. Dertleşmek istediğinde yanında kimsenin olmamasından, yorgunluktan, ağlamaktan bitap düşmüş bir halde birine telefon açıp konuşamamaktan bahsedeceğim. Çoğu zaman yalnız kaldım ben, etrafımda çokça insan olsa da beni onlara bağlayan bir şey olmazdı. Yalnız olurdum, anlaşılmaz olurdum. Bir derdim olduğunda sözde herkes koşardı imdadıma, gelirdi yanıma. Sadece sözdeydi o. Şu güne kadar kimsenin gerçekten yanımda olduğunu hissetmedim ben. Şu günlerde gerçekten 2 kişinin elini hissediyorum omuzlarımda. Eğer şuan bunu okuyorsanız sizi çok seviyorum, iyi ki varsınız hayatımda.
Ailesel açıdan hiç yalnızlık çekmedim, şanslıydım. Çünkü ne yaşarsam yaşayayım yanımda duran bir ailem vardı benim. Beni destekleyen, mutlu olmam için kendilerinden bile fedakarlık eden bir ailem vardı benim. Sırf onlar için bazen ayakta durmaya gayret gösteriyorum. Çünkü her insan gibi benim de zor günlerim oluyor. Hem de fazlasıyla. Ama bunu engelleyemeyiz çünkü doğal döngü böyle çalışıyor. Her zaman mutlu olamıyoruz. 
Ben bazen pes ediyorum. Her şeyden vazgeçiyorum. Vazgeçmemeliyim. Eskisi gibi yalnız değilim artık, beni seven insanlar var biliyorum. Benim için çabalayan güzel insanlar var. Onları yüzüstü bırakmak istemiyorum, bırakamam da zaten. Ben bugün güçlü durmaya söz verdim. Ayaklarımın üstünde, dimdik. Yaşadığım her olayda durduğum gibi. Çünkü yaşadığım her olayın bir enkazı vardı. O enkazdan yine kendi başıma çıktım(tabi desteklerimi unutamam, onlar da çok yardımcı oldular bana:) ) Kısacası böyle arkadaşlar. Her zaman motivasyon veremiyorum, bazen de acılarımı paylaşıyorum sizinle. Ama pişman değilim, beni okumanız bile bana enerji veriyor. Teşekkür ederim:)

3 Ekim 2017 Salı

Empati

Bir insanı anlamak, o insanın yerine kendini koymak.. Çok zor ama o kadar gerekli ki. Çünkü birbirini anlayan insanlar daha mutlu, daha anlayışlı, daha neşeli. Empati kurmamak sadece kişiye zarar verir, karşısındakine değil.

İnsanların empati kuramamasının tek bir sebebi var. Sadece kendi düşüncelerini önemsemeleri. Yanlış. Bir insan sadece kendi düşüncelerini önemserse yalnız kalır, onun kimseyi anlamadığı gibi kimse de onu anlamaz. Dertleşmek istediğinde yanında kimse olmaz çünkü o da kimseyi anlama nezaketini göstermemiştir. 
İnsanları anlamak hiç de imkansız değil aslında. Bir insan kendini zorlarsa pekala da empati kurabilir. Empati kuramayanlara tavsiyem; kendi dünyanızdan elbette kopmayın ancak size yardım eli uzatıldığında, sizinle konuşmak, anlaşmak istendiğinde o eli itmeyin, aksine o kişiyi dinleyin. Belki söyleyeceği şeyler kayda değerdir, boşa konuşmuyordur? Evet kendinizden vazgeçmemelisiniz ama insanları da elinizin tersiyle itemezsiniz. 

Tutarsızlık, İnsanlığın Yüz Karasıdır

Tutarsızlıklardan, net olmayan durumlardan ve belirsizliklerden nefret ediyorum. Bazı şeyler baştan konuşulur, halledilir, biter sanıyordum ...