24 Eylül 2017 Pazar

Kendinizi iyi hissetmenin yolları - Hobileriniz

Sürekli üzgün hissediyor, bir şeyler yapmak istiyor ama yapamıyor musun? O zaman doğru adrese geldin! Birazdan çok iyi hissedeceksin, sadece okuman yeterli:)
Öncelikle moralinin bozuk olma sebebi çok önemli. Arkadaşınla mı tartıştın? Aile ilişkilerin mi dengesiz? Notların mı düşük? Yoksa erkek arkadaş problemi mi? Bu soruya yanıt bulduktan sonra çözümlemek çok daha kolay olacaktır.
Durduk yere keyifsizlik yaşıyorsan ve eğer genç bir kızsan kızsal dönemine denk gelmiş olabilirsin. Bu dönemlerde kendini rahat hissettirecek aktiviteler bulmaya çalış. Kitap oku, dizi izle, yemek ye, müzik dinle, çizim yap. Daha birçok örnek verilebilir ama dilersen kendin de bulabilirsin:)
Beni okuyan genel kitle genç olduğu için gençlere ithafen yazacağım şuan yazdığımı; Kendine bir hobi bul. Müzikle uğraş, tiyatroya git veya sen oyna, çizim yap, yazı yaz( benim gibi:) ) İnan kafanın dağıldığını hissedeceksin. Ve hatta bunları çok ders çalışıp yorulduğunda da yapabilirsin. Mutlaka mola vermelisin, kendini sakın derse boğma:)
Arkadaşlarınla buluşmak, bir şeyler yiyip içmek, sohbet etmek seni bunalımından kurtaracaktır emin ol. Canının sıkkınlığını yakın arkadaşlarınla kurduğun sohbetle unutacaksın çünkü. Kendini eve kapatma, yoksa daha fazla düşünürsün ve bunalımdan çıkamazsın.


~~~Bu konuda tekrar bir yazı yazabilirim eğer isterseniz ancak ben yorumlarınızı okumayı çok istiyorum. Yazdığım şeylere iyi ya da kötü yorumlar bırakmanız gelişmem için çok iyi olacak. Veyahut bana konu önerisi yaparsanız yazılarım için fikir alışverişi yaparız ve yazımda sizden bahsederim. Güzel olmaz mı? :) ~~~

Motivasyon yazısı

Bugün bir motivasyon yazısıyla karşınızdayım!

Benim gibi ygs-lys öğrencileri için yazıyorum bu yazıyı çünkü biliyorum bir çoğunuz hala çalışma sistemini oturtamadı, içi endişe ve korku dolu. Merak etmeyin! Bu yazıda hepsinden bahsedeceğim. 
1- Öncelikle ders çalışmak için belirli motivasyonlara başvurmalısınız-çoğu şeyde kendimden örnek vereceğim fikir olsun diye aynısını yapmak zorunda değilsiniz- Mesela ben kırtasiye ve kitap alışverişlerinden sonra ders çalışma aşkına tutuluyorum. Hemen eve gideyim, hepsini yerlerine yerleştireyim, sonra dersimi çalışayım. Aynen böyle oluyorum. Daha sonraki günlerde, okul çıkışlarından sonra kendimi ayarlıyorum. İşte bugün şunları deftere geçiricem, şu dersten soru çözücem gibi. Ama şunu da eklemek istiyorum ki kendinizi bunaltacak derecede çalışmayın. Çok sıkılır çok yorulursunuz ve eski halinize geri dönmek bir hayli zamanınızı alır ve bu da vakit kaybı olur sizin için. 
2- Gelelim ne kadar ders çalışmanız gerektiğine. Eğer benim gibi hemen her şeyden sıkılan bir yapınız varsa klasik insanların söylediği "2-3 saat çalışıyorum, yemek bile yemiyorum, çok verim alıyorum" lafları size epey bir ters gelir. Çünkü ben öyleyim, yapım aktif sürekli bir yerde takılı kalamıyorum, sürekli kendimi derse veremiyorum ve kafam başka yerlere kayabiliyor bir süre sonra. Bu yüzden sık sık molalar verip dinlenerek kendimi tekrar ders çalışmaya teşvik ediyorum. Siz de bunu deneyebilirsiniz.
3- Zeka türünüzü belirleyin! Yani işitsel zekalı mısınız, görsel zekalı mısınız, yazarak anlayanlardan mısınız? Bunu belirlemek için internette çeşitli testler var, eğer bunu tercih etmiyorsanız okulunuzdaki rehber öğretmenle konuşabilirsiniz.
Zeka türünüz çok önemli arkadaşlar. Çünkü verimli ders çalışmak bundan geçer. Zeka türünüzü belirledikten sonra kendinize plan program ayarlamanız çok daha kolaylaşır.
4- Deneme sınavları: Bu sınavlar çok çok önemli. Kendinizi deniyorsunuz çünkü. Bu sınavları asla es geçmeyin. Okulunuzda, dışarıda olan hemen hemen her sınava katılmaya çalışın. Çünkü bu sınavlar hem ygs-lys öncesi kendinizi denemenizi, hem de farklı soru tipleriyle karşılaşmanızı sağlar. Mutlaka sınavlara girin arkadaşlar.
5- Düşünceleriniz: Evet arkadaşlar kafanızdan geçen her iyi ve kötü düşünce sınav çalışmanızda çok etkili. Mesela; Yarın okulda ne giyeceğim? Acaba benden hoşlanıyor mu? Bu kız bana bugün niye tip tip baktı? Annem yemeğe ne hazırladı? gibi. Bu tarz sorularla kafanızı doldurursanız ders çalışmanız zorlaşacaktır arkadaşlar. Çünkü insan beyni başka bir yere kaymaya çok müsaittir ve bunu engellemek yine sizin elinizdedir. Eğer ipleri bir kere ele alırsanız kolay kolay kafanız başka yerlere kaymaz. Geleceğiniz için kendinizi 1 yıl sıkmanız gerekiyor. Gerçekten 1 sene sonra meyvelerini alacaksınız:)
6- Ya sınavı kazanamazsam, bir yere giremezsem korkusu!!!
Eveeet, gelelim yazımızın en en en önemli bölümüne. Kazanamama korkusu. Benimle birlikte bütün ygs-lys öğrencilerinin yaşadığı korku. Haklısınız korkmakta, yaşadığınız stres sizi "kazanamayacağım" düşüncesine itiyor. İnanın ben de yaşıyorum ama bunun önüne geçmemiz lazım. Eğer geçemezsek gerçekten bir yeri kazanamayız. Bu düşünceler hem geleceği hem de şuanı tetikliyor çünkü arkadaşlar. Kendimize eziyet ediyoruz resmen ve bu yüzden de çabuk yoruluyoruz.-Aşırı düşünmenin vücudu yorduğunu biliyor muydunuz?- Çabuk yorulduğumuz için de ders çalışmaya vakit kalmıyor haliyle. Kendimize bunu yapmayalım ve bu korkunun önüne geçelim arkadaşlar.
Evet bu yazım bu kadardı. Umarım verimli bir yazı olmuştur. Hepimize iyi çalışmalar! :)

17 Eylül 2017 Pazar

Beni tanıyın:)

Ne kadar çok şeyi takıyoruz kafamıza ya. Yaşımız gencecik, kafamızda kurcaladığımız şeyler ise 25 yaş üstü insanların kuruntuları. Yeni nesil olarak bu yaşta yorulmamızın sebebi bu aslında, her şeyi kafada büyütmek, senaryolar kurmak. Ve gerçekten biz insanoğlu çok nankörüz. Yaşadığımız şeyler, sahip olduklarımız bize yetmiyor. Hatta kazandıkça dahasını istiyoruz. Azla yetinmek gibi bir kavram anlayışına sahip değiliz. Ve bu aşılamayan bir sorun. Çünkü hepimiz böyleyiz ve kimse kimseyi "bu huyundan vazgeçmelisin" diye uyaramıyor.
Konuya baya tepeden giriş yaptım ama kısaca kendimden bahsedeyim. İsmim aslı, 17 yaşındayım, lise son sınıftayım bu sene ciddi sınavlara gireceğim( neyse bunları konuşup içinizi karartmak istemiyorum, belki benimle birlikte ya da benden sonra sınava hazırlanacak olanlar vardır, korkutmayalım onları:D ) Burcum aslan, doğum günüm 10 ağustos. Tam burcumun insanıyım. İnatçıyım, liderlik vasfında olan bir insanım(çokça) ve hırslıyım. Ya istediğim bir şeyin peşinden giderim ya da istemediğim şeyi tamamen kafamda bitiririm. Anatomim bu şekilde işliyor. Üstteki yazımda, yani tepeden girdiğim konu hakkında biraz konuşmak istiyorum. Ben anasınıfından beri hayalgücü geniş ve güzel olan bir insandım. Her şeyi kafama göre kurgular, hikayeleştirirdim. Sonra bir gün annem elime Rapunzel kitabını tutuşturdu( ilk okuduğum kitaptı bu arada ) Kitap okumayı işte o zaman sevmeye başladım. Aslında bu sevdam daha önceye dayanıyor yani 5-6 yaşlarıma. O zamanlar da masalları kafamda kurgulaştırırdım ve dinlemekten hiç sıkılmazdım. Hatta dinleye dinleye ezberlemiştim tüm masalları. Bu açıdan güzel bir çocukluk geçirdim.
Esas konuya dönecek olursak eğer yazı serüvenim okumayla başladı benim. Kitap okuya okuya bir süre sonra şöyle düşünmeye başladım; "ben neden yazı yazmıyorum?" Evet, iyi ki yazmışım. Kendimi başka türlü ifade etme biçimim yok benim çünkü. Ya kelimeler ağzımdan dökülecek, ya da kalemimden kağıda. Başka yolu yok benim için. İşte serüvenim böyle başladı. Sadece hikayeler değil üstteki tepeden giriş yaptığım konu gibi kendi çapımda ufak denemeler de yazıyorum. Zevkli oluyor düşüncelerimin kalemimle yazılara dökülmesi.
Bu yazıda bu kadar bahsedeyim diyorum. Eğer beğendiyseniz yazmaya devam ederim ve yazı yazma serüvenlerimin ardı arkası kesilmez. Hatta çok başka konularda da yazabilirim. Aşağıya yorum bırakmanız yeterli. :)

Tutarsızlık, İnsanlığın Yüz Karasıdır

Tutarsızlıklardan, net olmayan durumlardan ve belirsizliklerden nefret ediyorum. Bazı şeyler baştan konuşulur, halledilir, biter sanıyordum ...