Sahi neydi olgunluk? Bir şeylerin üstünü kapatmak mıydı,
yoksa affedici olup her şeyi geride bırakmak mıydı? Bu soruya cevap vermek zor.
Gerçekten olgunlaştığını anlayabilen bir insana sormak lazım. Hayatımızın her
evresinde olgunlaşıyoruz aslında. Ölümde, ayrılıkta, aşkta, arkadaşlıkta… Ve
bitmek tükenmeyen bir sürü şeyde. Bu olgunluk kavramını tecrübeyle de
ilişkilendirebiliriz aslında. Tecrübe, bir konuda zamanla edinilen bilgi
birikimidir. Felsefede de sıklıkla kullanılır. Buradan çıkarılması gereken yaşadığımız
olayın bir ders olduğudur. Ve bu dersi hiç unutmamak üzere hayatla
bütünleştirmeyi öğrenmek gerekir.
‘’Affetmek bakış açını değiştirir. Unutmak ise aldığın dersi
kaybettirir.’’ Demiş Paulo Coelho. Ne de güzel söylemiş. Bazı şeyleri yaşamamış
olmayı dilediğimiz zamanlar çoktur. O insanı tanımamış olmak, yaşattıklarını
hatırlama eylemini tamamen ortadan kaldırmak isteriz. Ama bu mümkün değildir. Acı
çekmek, tecrübe etmek olgunlaşmaya bir adım daha yaklaşmaktır. Yaşadıklarımızla
bütünleştiğimiz zaman asıl kendimize kavuşuruz. O insan olmasaydı sabırlı olmayı
öğrenemezdin belki, ya da neyi ne zaman söyleyeceğini. Ya öfkene hakim olmayı?
Onu nasıl atlayabilirim ki… O insan çok şey kattı sana. Yaşadıklarını hiçbir
zaman göz ardı etme. Tecrübelerine sımsıkı sarıl, hiç bırakma. Eğer bırakırsan en başa dönersin, her şey
tekrar tekrar yaşanır, hem de hiç bitmemek üzere.
👏👏👏
YanıtlaSilBana göre olgun insan karşılaştığı sorunlara mantıklı çözümler bulan kişidir. Elbette doğru kararlar sağ duyu ile elde edilmiyor. Yaşadığımız sürece karşımıza çıkan zorluklardan, çaresizliklerden elde ettiğimiz çıkarımlar sonucunda çocukluktan uzaklaşıyor mantıklı düşünen bir bireye dönüşüyoruz. O yüzden olgunluk zamanı eskitmiş kişilerde değildir, zamanın eskittiği kişilerdedir.
YanıtlaSil