Bir kış soğuğunda, ayazda kalmış gibiyim. Sürekli üşüyorum. Kendimi boşlukta, yapayalnız kalmış küçük bir kız çocuğu gibi hissediyorum. O kadar çaresiz, o kadar bitkin. Kafamı toparlamak, bir şeylerle uğraşmak, meşgale edinmek o kadar zor geliyor ki. Kendimi bildim bileli çok çalışırım, kafama koyduğum şeyi er ya da geç başarırım, koşullar ne olursa olsun. Sanki bu aralar sıkıştım kaldım bir fanusta, cama vuruyorum, sesleniyorum ama kimse duymuyor beni. Ya da ben mi duyuramıyorum?
Dergimin ismi gibi bir mucize bekliyorum hayattan. Bu da evrenin bir oyunu, ancak her oyun gibi bu oyun da bitecek. Güneşli günlere geri döneceğim anı iple çekiyorum. ☀️
Nazım Hikmet'in dediği olur mu sizce?
Güzel günler göreceğiz çocuklar,
güneşli günler
göre-
-ceğiz...
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar,
ışıklı maviliklere
süre-
-ceğiz...
Göreceğiz, değil mi?